:::: MENU ::::

Kişisel Doktorunuza Hoş Geldiniz

3 Haziran 2016 Cuma


Bir varmış bir yokmuş çizgi film dizisi insan vücudunu ve tarihini hem yetişkin hemde çoçuklar için çok güzel bir şekilde anlatan belgesel tadında bir dizidir. İki farklı çizgi dizi serisi yayınlanmıştır. Bir seri insanlık tarihini çok akılda kalıcı bir şekilde anlatmış, diğer seri Vücudumuzu Tanıyalım adıyla insanlara biyolojiyi sevdirmiştir. Bir Tıp Fakültesi öğrencisi olarak çocukluğumda benim de izlediğim bu çizgi dizinin Vücudumuzu Tanıyalım serisini sizin için araştırıp derlemiş bulunmaktayım. İzlemek istediğiniz bölümü üzerine tıklayarak izleyebilirsiniz. Yakın zamanda tarih serisini de derleyeceğim. İyi seyirler.

Vücudumuzu Taniyalim-Hormonlar 1. Bölüm

Vücudumuzu Taniyalim- Hastalıkların Oluşumu 2. Bölüm


Vücudumuzu Taniyalim- Dünyanın Oluşumu 3. Bölüm


Vücudumuzu Taniyalim- Doğum 4. Bölüm


Vücudumuzu Taniyalim- Deri 5. Bölüm


Vücudumuzu Taniyalim- Böbrek 6. Bölüm


Vücudumuzu Taniyalim- Beslenme 7. Bölüm


Vücudumuzu Taniyalim- Kalp 8. Bölüm


Vücudumuzu Taniyalim- Albert Einstein 9. Bölüm


Vücudumuzu Taniyalim- Kas Sistemi 10. Bölüm


Vücudumuzu Taniyalim- İskelet Sistemi 11. Bölüm


Vücudumuzu Taniyalim- Hücre 12. Bölüm


Vücudumuzu Taniyalim- Mendel ve Genetik Bilimi 13. Bölüm


Vücudumuzu Taniyalim- Lösemi 14. Bölüm


Vücudumuzu Taniyalim- Kulak 15. Bölüm


Vücudumuzu Taniyalim- Kimya 16. bölüm


Vücudumuzu Taniyalim- Newton 17. Bölüm


Vücudumuzu Taniyalim- Tetenoz 18. Bölüm


Vücudumuzu Taniyalim- Sindirim 19. Bölüm


Vücudumuzu Taniyalim- Vücut Savunması 20. Bölüm


Vücudumuzu Taniyalim- Platelet (Trombosit) 21. Bölüm


Vücudumuzu Taniyalim- Kirli Hava ve Vücudumuz 22. Bölüm


Vücudumuzu Taniyalim- Uyku Rüya 23. bölüm



29 Mayıs 2016 Pazar


Aort Yırtılması (Diseksiyonu) Nedir?

Bugün size yakın süreçte ünlü oyuncu Oya AYDOĞAN'ın vefatına sebep olan Aort Yırtılması(Diseksiyonu) hastalığını anlatmak istedim. Kendisini rahmetle ve saygıyla anıyoruz.

Aort damarı, akciğerde oksijenlenen temiz kanın kalpten çıktığı ilk ana damardır. Daha sonra temiz kan aort damarı ve bu damardan ayrılan dallar ile tüm vücuda dağıtılır. Aort damarı yapısal olarak içten dışa doğru intima, media ve adventitia olarak üç tabakadan oluşmaktadır.

Resimde gördüğünüz gibi en iç tabaka olan intimanın media tabakasından ayrılmasına Aort Yırtılması (Diseksiyonu) denir. İç tabaka koptuktan sonra iki tabaka arasına çok hızlı bir şekilde kan dolmaya başlar. Aort damarı vücudu besleyen ana damar olduğu için ölüme kadar giden problemlere yol açmaktadır.

Aort Yırtılmasının Nedenleri Nedir?

- Yüksek tansiyon hastalığı
- Sigara içilmesi
- Yüksek kolesterol hastalığı
- Bazı genetik bağ dokusu hastalıkları (Marfan Sendromu, Ehler Danlos Sendromu, Turner Hastalığı vb.)
- Travmalar

Aort Yırtılmasının Belirtileri Nelerdir?

- En sık görülen ani başlayan yırtıcı tarzda göğüs ağrısı
- Bayılma (Kan iki tabaka arasında göllendiği için beyine ve diğer dokularda kan akımı azalır)
- Tansiyon düşlüğü ile seyreden şok
- Kalp yetmezliği
- Felç
- Körlük
- Nefes darlığı
- Nabızların azalması veya hiç alınamaması
- Dudaklarda morarma gibi kanlanmanın azaldığını gösteren daha birçok bulgu sayabiliriz.

Aort Yırtılması Tanısı 

Tanı yöntemleri için transözefajial ekokardiyografi, MR ve Bilgisayarlı Tomografi kullanılmaktadır. Teşhiste kabul edilmiş olan en iyi tetkik, aortun anjiyografi ile görüntülenmesidir. Ama pratikte acilde Aort Yırtılması düşünülen hastaya ilk olarak Bilgisayarlı Tomografi çekilmesi önerilmektedir.

Aort Yırtılması Tedavisi

- Acil serviste Ağrı şiddetli ve devam ediyorsa ilaçlarla (morfin) giderilmeye çalışılır.
- Acilserviste ß-bloker verilir. Amaç diseksiyonun ilerlemesini önlemektir.
- Asıl tedavi cerrahi olarak aort çıkartılır ve yerine sentetik damar takılır. Aşağıdaki videodan merak edenler ameliyata göz atabilirler.

Aort Kapağı Değiştirilmesi ve Aort Diseksiyonu Ameliyatı






21 Mayıs 2016 Cumartesi


Kolesterol Nedir?

Kolesterol insan ve hayvan hücrelerinde bulunan bir yağ türüdür. Dışarıdan besinlerle alınabildiği gibi vücut tarafından da üretilmektedir. Tüm vücutta yaygın olmak üzere en çok beyin, sinirler, kalp, bağırsaklar ve kaslarda bulunur. Hücre zarının yapısına katılmakla beraber kortizon ve seks hormonlarının, D vitamininin, safranın yapısına da katılmaktadır.

Kolesterol yağ türevi bir madde olduğu için suda çözünemez. Bu nedenle kanda serbest halde taşınamaz ve taşıyıcı proteine ihtiyaç duyar. Karaciğerde üretilen lipoproteinlere bağlanarak kanda taşınması gerçekleştirilir. Bunlar bağırsaklardan karaciğere, karaciğerden vücut dokularına taşınır.

HDL lipoproteini besinlerle aldığımız kolesterolü karaciğere, LDL lipoproteini de karaciğerden vücuda taşır. LDL vücuda taşınan kolesterolü gösterdiği için kötü kolesterol olarak adlandırılır. Fazla kolesterol vücutta depolanır ve damar tıkanmalarına neden olur. HDL karaciğere işlenmeye giden kolesterolü gösterdiği için iyi huylu kolesterol olarak adlandırılır.

LDL kolesterolün yüksek, HDL kolesterolün düşük olması durumunda kalp hastalıkları riski artmaktadır. Yüksek kolesterol damar duvarında kolesterol plakları tutulması sebep olur. Damar tıkanmasına ikincil olarak kalp krizi, inme, böbrek yetmezliği, felç ve birçok hastalığa sebep olmaktadır.

Yüksek Kolesterol Hastalığının Belirtileri

Tıkanan damara bağlı olarak faklı belirtiler gözlenmektedir. Kalbi besleyen koroner damarlar tıkanırsa
sol kola vuran göğüs ağrısı, beyin damarlarında inme ve felç, böbrek damarlarında görülürse bilinç bulanıklığı, göz damarlarında görülürse görme bulanıklığı hatta körlük dahi görülebilmektedir.

Kolesterol Neden Yükselmektedir?

Kolesterolü en çok hayvansal gıdalar ve yağlar artırmaktadır. Ayrıca yaşam tarzı, şişmanlık, sigara kullanımı, ailede kolesterol yüksekliği görülmesi, yaş, yüksek tansiyon, diyabet, bazı böbrek ve tiroid hastalıkları gibi faktörler yüksek kolesterol için büyük risk oluşturmaktadır.

Yüksek Kolesterol Hastalığının Tedavisi

Tedavi iki basamaktan oluşmaktadır. İlk basamak yaşam koşullarının düzenlenmesi, ikinci basamak ise ilaç tedavisidir. Yaşam koşulları düzenlenmesinin ilaç tedavisine göre daha çok işe yaramaktadır. O yüzden bu maddeleri önemsemelisiniz.
Yaşam Koşulları Düzenlenmesi:
- Hayvansal yağ tüketimini kısıtlayın
- Haftada en az üç gün günde yarım saat orta zorlukla kardiyo(koşma,yüzme,bisiklet binme,ip atlama vb.) egzersizleri yapın
- Fazla kilolarınızdan kurtulun
- Sigara kullanımını bırakın.
Eğer bunları yaptıktan sonra hastalığınız devam ederse bunların yanında ilaç tedavisi de başlanmaktadır. Bunları yapmadan sadece ilaç tedavisinin başarılı olma ihtimali düşüktür.

İlaç Tedavisi: Kullanılan ana ilaç sınıfları, statinler, fibratlar, nikotinik asitler ve omega-3 yağ asitleridir. Statinler , kolesterol ve LDL üretimini azaltarak etki göstermektedir. Bunlar, vücut tarafından iyi tolere edilir ve yüksek kolesterol ve LDL değerleri için kullanılırlar. Kas ağrıları gibi yan etkileri olabilmektedir. Fibratlar , VLDL’lerin atılmasına yardımcı olur, fakat kolesterol üzerindeki etkisi düşüktür. Nikotinik asit ise VLDL değerlerini düşürmeye ve HDL değerlerini yükseltmeye yardımcı olmaktadır. Yan etkileri (kaşıntı, yüz kızarması, karaciğer sorunları) yüzünden kullanımı sınırlanmaktadır. Omega 3 yağ asitleri (reçetesiz balık yağı takviyeleri) yüksek trigliserid, düşük HDL ve orta kolesterol değerlerine sahip hastalara yardımcı olmaktadır.




18 Mayıs 2016 Çarşamba


Yüksek Tansiyon Nedir?

Tansiyon kanın damar duvarına içeriden uyguladığı basınçtır. Gün içerisinde yenilen gıdalar yapılan hareketlerle artıp azalmaktadır. Sağlıklı insanlarda ortalama kan basıncı 120/80 mmhg' dir. Bu değer ortalama değer olup her insanda bu değerde olmak zorunda değildir. Herkesin genetik olarak kendince normal bir değeri vardır.

Fakat yapılan araştırmalar gösterdi ki 140/90 mmhg ve üzeri kan basıncı olan insanlarda yüksek tansiyondan kaynaklanan problemlerin gözlenmesi çok artmaktadır. Bu nedenle 140/90 mmhg ve üzeri yüksek tansiyon olarak kabul görmektedir.

Hiper Tansiyonun Vücuda Verdiği Zararlar Nelerdir?

Yüksek tansiyon en büyük etkisini damarlarda göstermektedir. Artan kan basıncı damar duvarlarındaki yükü artırarak damarlarda yapısal hasarlar verirler. Bu hasarlara bağlı olarak bozulan damarlara sahip organlar da hasara uğramaktadır. En çok;

- Kalp yetmezliği: Damarlardaki basınç artışı kalbin iş yükünü artırarak pompalamasını güçleştirir. Uzun vadede kalp yetmezliğine yol açar.
- Damar Tıkanması: Damar duvarlarındaki yüksek basınçla oluşan yapısal hasarlanmalar sonucu damar duvarına kolesterol plakları tutunabilir hale gelir ve damar tıkanmasına neden olur. Özellikle kalbi besleyen koroner damarlarda gerçekleşen tıkanmalar kalp krizine neden olmaktadır.
- İnme ve Felç: Beyin damarlarında gerçekleşen tıkanma sonucu tıkanan damarın beslediği alanlardaki hücreler ölür. Bunun sonucunda inme ve felç görülmektedir.
- Beyin Kanaması: Damar içindeki yüksek basınç damarları çatlatarak kanamaya sebep olabilmektedir.
- Böbrek Yetmezliği: Böbreğe giden damarlarda tıkanma sonucu böbrek yetmezliği görülmektedir.
- Körlük: Göz damarlarında veye görme sinirlerini besleyen damarlarda tıkanma sonucu körlük görülmektedir.

Yüksek Tansiyon Belirtileri Nelerdir?

- Baş ağrısı özellikle enseye vuran
- Baş dönmesi
- Kalp ağrısı
- Kulak çınlaması
- Çift veya bulanık görme
- Nefes darlığı
- Burun kanaması

Yüksen Tansiyon Sebepleri Nelerdir?

Hastaların %90-95 inde yüksek tansiyonun sebepleri bilinmemektedir. Yapılan araştırmalar hastalığın genetik ve çevresel faktörlerin karmaşık ilişkisi sonucunda oluştuğunu göstermiştir. Sebebi bilinmeyen bu türe primer (birincil) hipertansiyon denilmektedir. Geri kalan %5-10 unda tansiyonun sebebi bir neden bağlıdır yada başka bir hastalığın yanında gözlenmektedir. Bu türe sekonder (ikincil) hipertansiyon denilmektedir. İkincil hipertansiyon sebepleri;

- Yüksek miktarda tuz içeren gıdalar tüketmek
- Fazla adrenalin salgılanan böbrek üstü bezinin medullasında görülen Feokromasitoma isimli kanser
- Böbreğin bazı hastalıkları
- Tiroid bezinin bazı hastalıkları
- Hormonal hastalıklar

Yüksek Tansiyon Hastalığının Tedavisi

 Eğer ikincil hipertansiyonsa yüksek tansiyonun kaynaklandığı sebep tedavi edilmelidir. Eğer sebebi belli olmayan primer hipertansiyon ise ilaç tedavisi ve yaşam değişikliği yapılmaktadır. İlaç tedavisinde kullanılan ilaçlar genel olarak mekanizması kanın sıvı kısmının bir miktarını idrarla atılmasını sağlayarak kan basıncını düşürmektir.

En çok kullanılan ilaçlar;
-Tiyazid tipi diüretikler,
-Kalsiyum kanal blokerleri,
-Anjiyotensin dönüştürücü enzim (ACE) inhibitörleri,
-Anjiyotensin reseptör blokerleri (ARB)
-Beta-blokerlerin

İlaç Dışı Yaşam Tarzı Değişikliği;
- Vücut kitle indeksinizi 25in altında tutmak
- Tuz ve yağlı yiyeceklerin tüketimi azaltılıp sebze meyve tüketimi artırılmalıdır.
- Sigara ve alkol kesinlikle bırakılmalıdır.
- Düzenli fiziksel aktivite ve egzersiz yapılmalıdır.
- Balık ve sarımsak tüketiminin kan basıncını düşürücü etkiye sahip olduğu düşünülmektedir.



15 Mayıs 2016 Pazar



Ağaç Hastalı Nedir?

Son derecede ender olan bu hastalık Human Papilloma Virüsü' nün sebep olduğu siğillerden kaynaklanmaktadır. Bir çok insanda görülen bu virüs normalde insanlarda siğiller çıkarır ve bu siğiller kendiliğinden geçer. Fakat bu siğilin yanında bağışıklık sisteminde genetik olarak sorun olan insanlarda ağaç hastalığına sebep olur.

İlk defa Endonezyalı bir balıkçı olan Dede Koswara'da görülen bu hastalık dünyada birkaç insanda daha görülmektedir. Discovery Channel da belgeseli yapılan Dede 15 yaşında geçirdiği bir kaza sonucu dizinde oluşan yaradan enfeksiyonu kapmıştır. Daha sonra elleinde başlayan siğiller tüm vücuduna yayılmış.

Dedenin durumu Amerikalı dermatoloji uzmanı Antoni Gaspari’nin de dikkatini çekmiş ve dedenin tedavisini üstlenmiş. Yaptığı incelemelerde lezyonların HPV virüsünden kaynaklandığı ve Dede'nin bağışıklık sisteminde bulunan genetik bir defekt yüzünden bu hale geldiğini keşfetmiştir.

Ameliyatla siğilleri alınan Dede' ye sentetik A vitamini verilerek bağışıklık sistemi uyarılmıştır. Durumu iyiye giden Dede tedaviden olumlu sonuç almıştır.Aşağıdan ağaç adamın belgeselinden bir özetini izleyebilirsiniz.




















14 Mayıs 2016 Cumartesi


Ülser Nedir Neden Oluşur?

Midenin temel görevi yediğimiz yiyeceklerdeki proteini daha küçük yapıda olan peptitlere ayırmaktır. Bunu salgıladığı mide suyunda bulunan enzimlerle yapmaktadır. Ayrıca salgıladığı asitle besinleri sıvı hale gelecek şekilde eritip duodenumda(12 parmak bağırsağı) gerçekleşecek olan sindirime hazırlamaktadır. Salgıladığı mide sıvısı çok asidiktir fakat midenin kendisine zarar vermemektedir. Çünkü midenin yüzeyi mukoza denen mukus örtüsüyle örtülüdür. Mukoza içinde mide asidini yok edecek moleküller vardır. Mide asit salgılarken mukozada da asidin mide dokusuna değmeden asidi söndürecek mukus salgılanarak mide korunur. Bir diğer mekanizma da mide asidi olan HCL, iki parça halinde salgılanır. H+ ve CL- iyonları olarak ayrı ayrı salgılanır ve mide içinde bunlar birleşerek mide asidine dönüşür. Böylece salgılanma esnasında salgı hücreleri asit yüzünden zarara uğramamaktadır.

Zaman zaman mide bu mukus örtüsünün salgılanmasını azaltabilir veya durdurabilir. Özellikle stres durumunda stres sırasında kana karışan kimyasal maddeler mide örtüsünün salgılanmasını engellemektedir. Bu durumda mide yüzeyinde asit söndürülemez ve asitli mide içeriği mide dokusuna temas eder. Mide dokusuna temas eden asit orada yara oluşturur. İşte bu yaralara ülser denilmektedir. Özellikle yemeklerden sonra artan mide ağrısının sebebi yemeklerden sonra salgılanan mide asidinin normal veya ülserli dokuya temas etmesidir.

Gastrit Nedir? Nasıl Oluşur?

Size öncelikle küçük bir bilgi vererek hastalıkların isimlerini daha iyi anlamanıza yardımcı olmak istiyorum. Latincede eğer bir kelimenin sonuna -it eki getirilirse o kelimenin enfeksiyonu anlamına gelmektedir. Örneğin gaster Latince mide, gastrit mide enfeksiyonu demektir.

Gastritte mide örtüsü lan mukoza enfekte olmaktadır. En sık Helicobakter Pylori isimli bakteri enfeksiyona sebep olmaktadır. Bu bakteri asidik ortamlarda yaşamayı sevmektedir. Mukoza tabakasını eriten kimyasallar salgılamaktadır. Böylece mide asidi mide dokusuna temas ederek ülser oluşturur. Bu ülserler bakteri kaynaklı olduğu için enfeksiyon tedavi edilmedikçe iyileşemezler ve kronik ülserlere ve mide ağrılarına sebep olurlar. Ayrıca Helikobakter Pylori çoğu insanda bulunur fakat gastrit yapmayabilir.

Ülser ve gastriti çok fazla karıştırılmaktadır. Ülser midedeki yara gastrit mukozadaki enfeksiyondur. Ülserler enfeksiyon kaynaklı değilse iyileşirler fakat gastrit ülseri ise enfeksiyon tedavi edilmeden iyileşemezler.

Ülsere Neler Sebep Olur?
Ülserin sebebi midedeki asidin artması yada mide örtüsü olan mukoza tabakasının azalması, zarar görmesinden kaynaklanmaktadır.
-Stres (Sınavlardan önce karın ağrısı sebebi :) )
-Sigara, alkol kullanımı
-Çok sıcak yiyecek, içecek tüketmek
-Çok fazla çay kahve tüketmek
-Asitli yiyecek, içecek tüketmek
-Ağrı kesici ilaçlar ve başka birçok ilaç
-Sindirilmesi güç şeyler tüketmek

Ülser Belirtileri Nelerdir?

-Başlıca belirtisi ağrıdır. Özellikle yemeklerden sonra artan karın ağrısına sebep olur
-Şişkinlik
-Sık geğirme
-Eğer ülser kanarsa dışkının kahve telvesi rengini alması veya kahve telvesi rengin de kusma

Gastrit Tedavisi
-Enfeksiyon için antibiyotik
-Mide asidindeki H+ iyonunun salgılanmasını engelleyen proton pompası inhibitörleri
-Salgılanmış olan mide asidini engelleyen antiasit ilaçlar(tablet veya şurup şeklindedir.)(Sade maden suyu da içindeki iyonlarla salgılanmış olan mide asidini nötrleyerek ülsere bağlı mide ağrısını geçirmektedir.)




12 Mayıs 2016 Perşembe


AIDS Nedir?

AIDS İngilizce Acquired Immune Deficiency Syndrome (Edinilmiş Bağışıklık Eksikliği Sendromu) kelimelerinin baş harflerinden oluşmaktadır. HIV Virüsünün (İnsan bağışıklık yetmezliği virüsü) sebep olduğu bu hastalık bulaşıcıdır ve bağışıklık sistemini yok eder. Bu nedenle en basit grip mikrobu bile ölümle sonuçlanabilecek bir şekilde hasta eder. Her HIV virüsü bulunan insan AIDS demek değildir. Virüs bağışıklık sistemini çökerttikten sonra AIDS hastalığına sebep olur. Virüs bulaşından hemen sonra hastalık görülmez. Literatürde virüs bulaşından 10-12 yıl sonra hastalık görülen hastalar mevcuttur. Hastalık görülmese bile kan tahlillerinde hastalık görülmektedir.

HIV Virüsü Bulaşma Yolları Nelerdir?

Cinsel İlişki: En çok bulaş yöntemi HIV virüsü bulunan insanlarla cinsel ilişkiye girmektir.
Kan ve Kan Ürünleri: HIV virüsü bulunan insanlardan yapılan kan ve kan ürünü nakilleri, doku organ nakilleri hastalığın bulaşmasına sebep olur. Tıraş takımı, kan taşı, manikür pedikür aletleri, şırınga gibi kesici delici aletlerin ortak kullanımı üzerinde kalan kan kalıntıları sebebiyle virüsün bulaşmasına neden olur.
Anneden Bebeğe: Anneden bebeğe gebelik sırasında, doğum esnasında ve süt ile geçebilmektedir.

HIV Virüsü Nasıl Bulaşmaz?

-Tükürükle,
-Terleme ile,
-Deriye dokunma ile,
-Başkasının havlusu ile,
-El sıkışma ile,
-Kucaklama ile,
-Yanaktan öpüşme ile,
-Yiyecek içecekten,
-Ortak tabak çanak kullanımı ile,
-Havuz ve tuvalet kullanımı ile,
-Aynı evi paylaşmakla
-Başkasının giysisini giyme ile

AIDS Belirtileri Nelerdir?

İlk belirtiler bulaştan 2-6 hafta sonrasında görülmektedir. Belirtiler genellikle gribe benzer ve bu yüzden diğer hastalıklardan ayırmak çok zordur. Bu nedenle kan tahlilleri çok önemlidir. En çok görülen belirtiler;

-Ateş (%96)
-Lenf bezlerinde büyüme (lenfadenopati) (%74)
-Farenjit (%70)
-Deri döküntüleri (%70)
-Kas veya eklem ağrisi (%54)
-İshal (%32)
-Baş ağrisi (%32)
-Bulanti ve kusma (%27)
-Karaciğer ve dalak büyümesi (%14)
-Pamukçuk (%12)

AIDS Tanısı Nasıl Koyulur?

Tanı için en önemli test ELİSA testidir. Eğer pozitif çıkarsa Western Blot Testi ile doğrulama yapılır. Negatif ise 6 ay sonra test tekrarlanır.

AIDS Hastalığının Tedavisi

HIV virüsünü tamamen yok eden bir tedavi günümüz koşullarında mevcut değildir. Tedavide ancak virüs yükünü azaltarak hastalığın komplikasyonlarını azaltıyoruz. Böylece yaşam süresi ve kalitesini artırmaktayız. Tedavide Antiretroviral İlaçlar dediğimiz ilaç grubunu kullanmaktayız. Tedavideki en önemli konu istikrardır. Tedavi aksatılırsa virüsler yeniden çoğalmaktadır.

AIDS Hastalığından Korunma Yolları

- Cinsel ilişkide çok eşlilikten kaçınmalı tanımadığınız partnerlerle kondom kullanmadan ilişkiye girmemelisiniz.
- Kontrolü olmayan kan ve doku transferlerinden uzak durun.
- Enjektör, traş takımı, manikür pedikür aletleri, tırnak makası, dövme aleti gibi delici kesici aletleri başkaları ile paylaşmayın
- Virüs dış ortamda yaşayamaz. Bu nedenle şüpheli kan ve doku ile kirlenmiş kıyafetlerinizi çamaşır suyunda on dakika bekletmeniz virüsten arındıracaktır. Cilde bulaşması durumunda en az 20 sn sabunla yıkayın ve sonra alkollü dezenfektanlar kullanın. Kaynatılabilen eşyaları kaynatın veya 60 derecede 30 dk ısıtın.

AIDS NE DEĞİLDİR






Soru ve Görüşleriniz İçin webmasteroffical@gmail.com AdresindenBize Ulaşın